29 Ağustos 2016 Pazartesi

Miyavlayan Kelimeler

Tarih: Kasım 2015.
Yer: Batı Karadeniz'de Bir Köy
Konu: Soğuk.

Merhaba. Bugün bulunduğum alt geçitteki erimiş kar suyunun boyu iyice yükseldi. Günlerdir üstünde durduğum odun parçası, daha da dayanıksızlaştı. Hava çok soğuk. Sol arka bacağım çok kötü yaralandı. Çok acıyor. Ayrıca karnım aç. Öncesini hatırlamıyorum. Arada gözlerim kapanır gibi oluyor. Aa, o da ne? Biri geliyor. Kim acaba? Beni buraya atıp giden kötü insan gibi değildir umarım. Evet, bir insan. Ondan kaçmak istedim ama beni yakaladı. Anlamadığım bişeyler söyleyip, bacağımı incelemeye başladı. Eyvah, beni yavaşça kaldırıyor. Beni öldürmez umarım...

Bahçesi olan bi eve geldik. Burada bi kaç kişi daha var. İçerisi sıcacık. Evin ortasındaki büyük alanda etrafı çevrili bir ateş yanıyor. Beni eve getiren insan, üzerindekileri çıkarınca, kim olduğunu o an görebiliyorum: Benim gibi sarışın, mavi gözlü, beyaz tenli ve ince yapılı biri bu. Diğerleri de onun ailesi olmalı. Sarışın Çocuk, bana biraz su verdi. Susadığım için hepsini içtim. Daha sonra da biraz süt içtim. O gece etrafı çevrili büyük ateşin yanında uyumama izin verdiler. İlginç şekilde, o gece huzurlu uyumuştum...

Aralık 2015

Sarışın Çocuk, kendi yediği şeylerden bana da veriyor. Ne olduklarını tam kestiremiyorum, ama tadı oldukça güzel. Evde üç kadın, üç de adam var. Kadınlardan biri gözlüklü. Benimle çok ilgilenmeye başladı. Biraz şişmanladım sanki. Geceleri korkup bağırdığımda, Sarışın Çocuk, koşup yanıma geliyor ve beni rahatlatıyor. Bir de, herkes uyurken bu çocuk uyumuyor. Elinde de parlayan bir ışık tutuyor sürekli...

Ocak 2016 

Kar bir kez daha başladı. Hem de daha şiddetli şekilde. Artık bu evdeyim. Ateşin yanında uyumama kimse bişey demiyor. İstediğim zaman pencerenin kenarına çıkıp, düşen karları izleyebiliyorum. İstersem dışarı da çıkıyorum. Hem tuvalete gitmem de gerekiyor. Sarışın Çocuk, elindeki parlayan ışığı yüzüme doğru tutuyor hep. Işık gözümü alıyor, korkuyorum. Çok kızıp, diklenirsem, Sarışın Çocuk bana gülmeye başlıyor...

Şubat 2016

Kışın soğuğu devam ediyor. Sarışın Çocuk, günün birinde, yumuşak ve yuvarlak bişeyle geldi. Elinde tutuyordu. Çok tuhaf bişeydi: Bu şey, yere düştüğünde kaçmaya başlıyordu. Ben de peşinden gidiyordum. Bacağım kötü kırılmıştı. Kemik de etimi delmiş, dışarı çıkmıştı ve bazı akşamlar çok acı veriyordu. Sağolsun, Sarışın Çocuk, bağırdığımda beni duyuyordu...

Mart 2016

Kış yavaş yavaş etkisini kaybetmeye başladı. Karlar da eriyor. Güneş, arada bir çıkıyor. Ben de yavaş yavaş dışarı daha fazla çıkmaya başladım. Evde bir gürültü oldu. Galiba geçen gece tuvaletimi eve yaptığım için tüm bu gürültü. Sanırım bi süre beni görmek istemiyorlar. Evin arkasındaki ağacın tepesine tırmanıp, tüm bu olan biteni izledim. Geceleri fırtına çok korkutucu oluyor. Sarışın Çocuk bana zarar verebilir korkusuyla eve bile girmek istemiyorum...

Nisan 2016 

Bahar iyice kendini hissettirdi. Güneş artık daha fazla görünüyor. Tüm gün evin bahçesindeyim. Topallasam da, enerjim yerinde sayılır. Evin önündeki yoldan ufak böcekler geçiyor. Bahçedeki yeşil yaratıkların peşindeyim. Ne kadar hızlı şeyler bunlar! Şimdi Sarışın Çocuk gelir. Akşamları elindeki garip bi aletle, bana zorla bişey içiriyor. Tadı çok kötü. Yutana kadar da kafamı tutuyor. Bu sıvıdan nefret ediyorum...

Mayıs 2016 

Bacağımdaki acı hafifledi biraz daha. Gözlüklü kadının kucağına yatıp, tüm gün uyumak çok güzel bişey. Gözlüklü kadın da tüm gün yattığı yerden, parlak bir ışık huzmesine bakıyor. Ama bu, Sarışın Çocuk'un elindekinden çok daha büyük. Ondan yaşça büyük olan Sarışın Kadın ise, geceleri tuvalete kalktığında mutlaka ne yaptığıma bakar. Mutlaka da benden öpücük ister. Ben de veririm. 

Haziran 2016

Yaz geldi. Yaram iyileşti. Artık arka bacağımdan destek alıp, yürüyebiliyorum, koşabiliyorum. Ağaçlara da tırmanabiliyorum. Geceleri Sarışın Çocuk'un kucağına atlıyorum. Bazen karnım acıktığı için, bazen de oynamak istediğim için. Sarışın Çocuk ve Gözlüklü Kadın, bana yiyecek getiriyor. Bunların tadı daha da güzel. Geceleri yerde kırmızı renkli bir nokta sürekli hareket edip, duruyor. Onu bir yakalarsam, görecek gününü o! Sarışın Çocuk, popoma vurdu. Oynarken kendimi biraz kaybetmişim sanırım.

Temmuz 2016 

Sarışın Çocuk'a artık çok alıştım. Geçen kıştan beri geceleri hep beraberiz. Üstünden inmiyorum neredeyse. Burnunu burnuma değdirmek istediği zamanlarda, ellerimi yüzüne koyuyorum ki, yapamasın. Aslında hoşuma gidiyor. Ama gitmiyor gibi de. Bazı zamanlarda Sarışın Çocuk, beni biraz hırpalıyor. Ben de kaçıp bahçeye gidiyorum. Geceleri balkona tüneyip, yoldan geçen minik böceklerin bağırtılarını dinliyorum. Çok güzel oluyor. Tavandaki fareye her dokunduğumda bağırması bana çok eğlenceli geliyor...

Ağustos 2016

Eve tanımadığım bir kız geldi. Sanırım bu kız, Sarışın Çocuk'un arkadaşı. Ama öyle iyi davranıyor ki bana, hemen anlaşıyoruz. Ama tabii ki resmiyetim devam ediyor. Günlerimi bahçede geçiriyorum. Sarışın Çocuk'un yanına karnım acıkmadıkça gitmiyorum. Yaz güzel...

Sabah evin arkasındaki ceviz ağacının altında yuvarlanan cevizlerle oynarken, tuhaf bir hırıltı duyduğumu hatırlıyorum. En son hatırladığım şey buydu. Sonra kendimi ilerideki kömürlüğün altında nefes nefese buldum. Çok korkmuştum. Lanet köpek, bi anda saldırmıştı. Arka bacaklarımı hissetmiyorum. Nefes alırken zorlanıyorum. Çok korkuyorum!

Sarışın Kadın, beni ağlayarak içeri aldı. Yürümeye çalıştım, ama başaramadım. Canım çok yanıyordu. Bağırabiliyordum sadece; ben bağırdıkça tüm ev halkı sessizleşiyordu. Sarışın Çocuk, balkona doğru gitmişti. Herhalde kendini temizlemişti. Midesindeki tüyleri çıkarıyordu. İçeri girerken evin kapısına ve etrafa pislediğimi farkettim. Bunu bilinçli yapmamıştım; korkudan aklımı kaybedecek gibiydim. Gözlüklü Kadın, beni öyle görünce çok üzüldü. Hemen Gözlüklü Kadın ve Sarışın Kadın, beni bi sepetin içine koydular. Canım öyle çok yanıyordu ki, istemsiz bağırıyordum. Sarışın Çocuk'un Babası ve Annesi de, farklı odalara gitmişlerdi. Beni öyle görmek istemiyorlardı. Sonra, Gözlüklü Kadın'ın kocası ve Sarışın Çocuk, beni alıp başka bir yere getirdiler. Sarışın Çocuk, yol boyunca beni hep sevdi. Beni hiç bırakmadı. Kulağıma anlamadığım şeyler söylüyordu; ama ses tonundan bunların güzel şeyler olduğunu anlıyordum. Daha önce oynarken söylediği şeylere benziyordu bunlar. Esmer bir adamı bekliyorduk. Beklerken, Sarışın Çocuk bana biraz süt içirdi. Sonra Esmer Adam geldi, gözlerimi ve kulaklarımı hafifçe sıktı. Belimin acıyan yerine geldiğinde biraz bağırdım. Sonra Sarışın Çocuk'u görünce rahatladım. Gözlerimin içine gülerek bakıyor, yine kulağımın aşina olduğu şeyler söylüyordu. Tekrar eve döndük. Biraz daha iyi gibiyim...

Kendimi çok zorlayarak tuvaletimi yapmak için dışarı gitmeyi denedim. Gözlüklü Kadın ve Sarışın Çocuk'un Annesi bana yardımcı oldular. Tuvaletimi yapıp, zorlukla sepete geri döndüm. Bacaklarımın takati kalmamıştı. Yorgundum. Hiçbişey yiyip, içmek istemiyordum. Sadece birazcık su... Sarışın Çocuk, eskiden yaptığı gibi kafamı tutup zorla bana su içirmişti. İyi de geldi aslında...

Kusmaya başladım. Hem de art arda. Kendimi temizlerken olan kusma değildi bu; yediğim şeyler, midemden çıkıyordu. Sarışın Çocuk, elindeki hafif ıslak bezle sürekli yanıma gelip yüzümü, boynumu ve kulaklarımı temizliyordu, biraz rahatlıyordum. Ama çok güçsüzdüm, doğru dürüst uyuyamıyordum bile. Sarışın Çocuk'un bana bişeyler yedirmek için yapmadığı şey kalmamıştı. Artık kusmalarım, yarım saatten on dakikaya kadar artmıştı. Her kusmamda tarifsiz bir acı hissediyordum, arasıra öyle artıyordu ki, bağırıyordum. Sarışın Çocuk, gece vakti yanıma gelip beni tekrar sevdi. Yine bana tanıdık gelen o kelimeleri söylüyordu. Ama bu sefer sesi biraz değişikti. Sarışın Çocuk'un yanımda olduğunu bilmek, bana güven veriyordu...

Ertesi günü, yaşadığım ızdırap öylesine artmıştı ki, Sarışın Çocuk'un Annesi'yle Gözlüklü Kadın'a bağırmıştım. Sarışın Çocuk, beni amcası ile beraber yine Esmer Adam'ın olduğu yere götürdüler. Esmer Adam, elindeki parlayan ışık yardımıyla, bir başkasıyla konuşuyordu. Konuşması bittiğinde, beni yatırdı. Sırtımı tutarken, garip bir his geldi içime. Tam o sırada, Sarışın Çocuk'u gördüm. Mavi gözleriyle yine bana gülerek bakıyordu. "Tamam oğlum, tamam paşam." diyordu. Uykuya dalarken, Sarışın Çocuk'un gülen yüzü vardı aklımda...


Maalesef köpek beslemekten bihaber insanların baktığı(!) bir köpeğin saldırısına uğrayan Havuç, (benim taktığım isim ile Reyhan) fazla dayanamadı, ve veteriner, iç kanaması olduğunu söyledi.
Diğer bir veterinere danıştıktan sonra, canını yakmadan uyuttuk. Artık daha fazla canı yanmayacak. Daha fazla şey yazmak istemiyorum, içim hafif burulmaya başlıyor. Büyük sözüme tövbe, ama bir daha evcil hayvan beslemek? Zor...

Leonardo'nun Gündüz Düşleri

  Yer: İstanbul - Erenköy Tarih: Mart 2013 Konu: Buzdağı George Michael'ın Careless Whisper şarkısının, uzayan nakaratıyla tüm dünyayı b...